GÜNCELHaber Girişi : 20 Eylül 2010 20:41

Dini İbadetlere `Kaçamak` Yaklaşıyoruz

Dini İbadetlere `Kaçamak` Yaklaşıyoruz

Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Aydın, vatandaşlardan gelen sorularda `kaçamak arayan bir anlayış` olduğunu belirterek, `Mesela oruç ibadetine `bir sıkıntı, bir yük, bundan nasıl kurtulabiliriz, en az sıyrıkla bundan nasıl çıkabiliriz` diye yaklaşıyorsak bu dindarlıkla bağdaşmıyor` dedi.


Şevki Aydın, AA muhabirine yaptığı açıklamada, başkanlık olarak din eğitimini ezberci yaklaşımdan kurtararak, sorgulamaya, anlamaya daha sonra da içsellleştirmeye yönelik bir anlayıştan yana olduklarını söyledi.


Yaz Kur`an kurslarında son 3-4 yıldır uygulanan sistemin, bu amaca yönelik olduğunu hatırlatan Aydın, sistemin olumlu sonuçlarının alınmaya başladığını anlattı. Yaz Kur`an kurslarını veren din görevlilerinde, dinin nasıl öğretilmesi gerektiği konusunda önemli bir farkındalık oluştuğuna işaret eden Aydın, din eğitimi anlayışında olumlu yönde hissedilir bir dönüşüm yaşandığını dile getirdi.


Din eğitimi konusundaki yanlış uygulamaların, vatandaşların dindarlık anlayışını da olumsuz etkilediğine dikkati çeken Aydın, `Ramazan`da sorulan sorulara baktığımda, vatandaşlarımızın dindarlıkları üzerinde bilgi üretmediklerini kendi dindarlıklarının mimarı olmadığını gördüm. Sanki dindarlığı emanet olarak taşıyor. Biz yararlandığımız, sahibi olduğumuz dindarlığın eğitimini gerçekleştirmeye çalışıyoruz` diye konuştu.


KAÇAMAK ARAYAN BİR ANLAYIŞ VAR


Vatandaşlardan gelen soruların toplumun ibadet algısı konusunda da fikir verdiğini belirten Aydın, `Sanki kaçamak arayan bir anlayış var. `Açık kapı bulsak da biraz kaçamak yapsak` anlamına gelebilecek sorular var. Bunlar, bizim inandığımızı iddia ettiğimiz değerleri nasıl algıladığımızı gösteriyor. Mesela oruç ibadetine `bir sıkıntı, bir yük, bundan nasıl kurtulabiliriz, en az sıyrıkla bundan nasıl çıkabiliriz` diye yaklaşıyorsak bu dindarlıkla bağdaşmıyor. Dindarlığı kavrayamama sorunu var. Bu ezberci eğitimin sonucudur` değerlendirmesinde bulundu.


Toplumda din konusunda `ben sorayım, karşımdaki söylesin, ben onun kalıbına gireyim` anlayışı olduğunu ifade eden Aydın, sözlerini şöyle sürdürdü:


`Burada dini bilgiyle ilişkimizin sakatlığı da ortaya çıkıyor. Dini bilgiyle varoluşsal bir ilişki değil, çok iğreti bir ilişki kuruyoruz. Belli şeyleri geçiştirmek için bilgiyle ilgileniyoruz. Bilgiyi bizi besleyen bir gıda olarak algılamıyoruz. `Ben o dini bilgiyi kullanarak daha güçlü bir birey olacağım, dolayısıyla hayatı daha güzel yaşamayı becereceğim` gibi bir anlayış yok. Haliyle ibadeti bile bir an önce atılması gereken bir yük, kurtulunması gereken bir sıkıntı olarak algılamak bizim dindarlık algımızdaki temel soruna işaret ediyor. Bunların altında yatan en önemli neden aldığımız eğitim. Aldığımız eğitim, dinle çok sıcak bağ kurmamazı önlüyor. Tam bir engel.


Biz de Allah sevgisi yerine hep Allah korkusu hakim. Allah`ı bir disiplin aracı olarak kullanan bir toplumdan, bir aile yapısından geldiğimiz için dini değerlerle varoluşsal ilişki içine giremiyoruz. Giremediğimiz için de onlar bizim içselleştirdiğimiz değerlere dönüşmüyor, bizi besleyen değerlere dönüşmüyor. Sadece o ezber bilgilerin hamallığını yapmaya devam ediyoruz.`


Aydın, aileden başlayıp okulda devam eden din eğitimi anlayışımızda köklü bir zihniyet dönüşümü sağlamaya ihtiyaç olduğuna dikkati çekerek, `Diyanet, din eğitimi konusunda bir dönüşümün öncülüğüne soyunmuş durumdadır` dedi.